Buna düpedüz hayvanca
İmdi, Epikuros'cu faziletin gerçek yanı olan bu hayvan durumuna inmek mümkün degilse eger, o zaman kişinin kendisini şiddetle sarsarak uyandırması,bir hamlede İstoikacı fazilete sıçraması gerekir; çünkü bunların ikisi de iyidir; bir işe yaramayan ortasıdır. Fırtınalı yada yagmurlu ortamın içine girmek mümkün degilse, bu ortamı itelemek, ondan uzaklaşmak ve: "Bu,yagmurlu fırtınadır, ben degilim" demek gerek. Tabii haksız bir sitem,bir hayal kırıklıgı yada bir kıskançlık bahis konusu oldu mu bu iş daha da güçleşir; bu kötü hayvanlar üstünüze yapışır. Bununla beraber eninde sonunda: "Şu hayal kırıklıgından sonra üzgün görünüyorsam, bunda şaşacak bir şey yok; rüzgarla yagmur gibi tabii bir şey bu", demeye hazırlanmalı. Böyle bir ögüt tutkulu kişileri çileden çıkarır; kendilerini zorlayıp baglar, acılarını dört elle sarılıp benimserler.
Ben böylelerini eşşekler gibi anıran, hayvanlaştıklarını görüp büsbütün çileden çıkan, bundan ötürüde daha çok bagıran çocuklara benzetirim. "Ne oluyor canım? Netice itibariyle bagırıp çagıran,bir çocuktan başkası degil," deyip kendisini pekala kurtarabilir. Ama henüz yaşamasını bilmez. Hem yaşamak sanatı çok az bilinen bir şeydir. Bununla beraber ben, mutlulugun sırlarından birinin, kendi öfkesine aldırış etmemek olduguna inanıyorum; böylece, köpek klübesine nasıl çekilirse, küçümsenen öfkede hayvan hayatına düşer. Kanımca gerçek ahlakın önemli bölümlerinden biri budur; suçlardan, üzüntülerden, düşüncelerden dogan acıların tümünden sıyrılbilmek. "Şu öfke, istedigin zaman geçer," diyebilmek. Bagırmadan oturan çocuk gibi o da yatışır. Akıllı bir insan olan George Sand, bu üstün insan ruhunu, kuvvetli bir eser olan ama pek az okunan "Consule'da" mükemmel bir şekilde göstermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder